Tags

,

19 Nisan 2014! 2013 yılı başında 34 yaşında başladığım koşu hayatımın belki de en heyecan verici, en sabırsızlıkla beklediğim yarışının zamanı gelmişti… İznik Ultra Maratonu 80 km yarışı…Birkaç yıl önce bu mesafelerin koşulabildiğinden bile bihaberken şimdi bunun için antreman yapmıştım ve bitirebileceğime olan inancım tamdı. Son günlerde daha önce İznik’te koşmuş olan ve  ayakları kadar klavyelerini de ustalıkla kullanabilen Aykut Çelikbaş ve Mert Derman‘ın bloglarını okuyarak yarışta nelerle karşılaşabileceğimi düşünüyor ve kafamda planlar yapıyordum.

20140419_071217

Yarış öncesi Hilmi, Mustafa ve Aytaç abi ile

Aslında ailece İznik’e gitme planı yapmıştık. Şu ana kadar koştuğum 2 yurtdışı maratonda eşim Selver ve 1.5 yaşındaki oğlum Can yanımdalardı ve bu bana güç ve moral vermişti. İznik’e Can’ın hastalıktan yeni çıkmış olması sebebiyle ailem gelemedi. Cuma günü iş çıkışı işyerinden arkadaşım Mustafa ile İznik’in yolunu tuttuk. Kardeşim Ali de motosikleti ile gelerek bize ara kontrol noktalarında destek verecekti. Kalacağımız otelde aynı zamanda makarna partisi yapılacaktı fakat biz otele vardığımızda sanırım birden bastıran yağmurun da etkisiyle erken bitmişti. Biz de odalarımıza yerleştik ve fuar alanından yarış kitimizi aldık. Sıkı bir zorunlu malzeme kontrölü vardı. Ali de motosikletiyle İznik’e ulaşınca da soluğu Köfteci Yusuf’ta aldık. Yemeğin ardından odalarımıza gittik, ertesi gün için hazırlıklarımı yaptım. Yarışta ne giysem, yiyecek ne alsam gibi sorular kafamda, heyecan bir tarafta bir türlü uyuyamadım. Sanırım gece net olarak 3 saat civarında uyumuşumdur. Sabah 05:45’te kalktım, havanın günlerdir yağmurlu olacağı söyleniyordu fakat sabah güzel gözüküyordu bu yüzden şort, tişört ve yarışa erken kayıt olarak kazandığım İznik ultra kolluklarıyla koşmaya karar verdim. Yarışın başlamasına 25 dakika kala start alanındaki yerimizi aldık. Herkes coşkulu ve heyecanlıydı, start öncesi dostları görmek de çok güzeldi. İznik öncesi hedeflerimizi konuştuğumuz koşucu arkadaşım Hilmi ile 10 saat altı hedeflerimiz çakıştığı için beraber koşmaya karar vermiştik. Aslına bakarsanız hedefimi son anda 9 saate çekmiştim ama bunun biraz ütopik olduğunu düşünüyordum. Öncelikli hedef tabi ki bitirmekti ama 9 saat olursa da benim için büyük bir başarı olacaktı. Bu yüzden 9 saate göre planımı yaparak kontrol noktalarına hedef varış zamanlarımın çıktısını alıp suluklara yapıştırmışım. (Üzerine başka bir şey yapıştırmadığım için ıslandıklarından dolayı hepsi yırtıldı maalesef) Bu yüzden Hilmi’deki 10 saat planına göre hareket ettik.

Derken tam zamanında 7:30’da start verildi ve yarış başladı. Mustafa sakatlıktan dolayı antreman yapamadığı ve hastalıktan çıktığı için onunla vedalaştık ve 5:20 civarında pace ile düzlük olan ilk 5 km’yi Hilmi ile sohbet ede ede koşmaya başladık. Stratejimiz gereği yokuşlarda hızlı yürüyecektik ve buna 5. Km’den sonraki ilk yokuştan itibaren uymaya başladık. Zaman zaman güzel manzaraya dayanamayıp birbirimizin fotoğrafını çektik ve tekrar koşmaya/hızlı yürümeye devam ettik. İlk kontrol noktası olan Derbent’e vardığımızda köylülerin ve gönüllülerin harika tezahüratıyla karşılaştık. Bu bize tam anlamıyla doping oldu, ilk kontrol noktasına planladığım süreden 12 dakika daha önce gelmiştik (9 saat planına göre). Kontrol noktalarında çok oyalanmama konusunda da Hilmi ile anlaşmıştık ve bunu da ilk kontrol noktasından itibaren uygulamaya başladık. Sularımızı doldurup hızlıca yola devam ettik.

iznik1

Hilmi ve bizi 10 km kadar takip eden dört ayaklı sevimli dostumuz ile..

İlk kontrol noktasından sonra yine zevkli ve inişli çıkışlı bir parkurda koşmaya devam ettik. Zaman zaman durup fotoğraf çekmeyi de ihmal etmedik. Herşey çok iyi gidiyordu, keyfimiz yerindeydi. Birbirimizi su içmek konusunda uyarmayı da ihmal etmiyorduk. Süleymaniye köyünü tepeden gördüğümüzde bir kontrol noktasına daha yaklaşmanın sevinciyle beraber hızlıca yokuşu inerek kontrol noktasına ulaştık. Buraya da benim önceden yaptığım ama yarışta takip edemediğim 9 saat planına göre 20 dakika önce gelmişim. Bu noktada suyun yanında kola, muz ve kraker tüketerek kontrol noktasını terkettik. Köyün çıkışında hemen tırmanış vardı ve burayı da hızlı yürüyerek ve eğimin azaldığı yerlerde yavaşça koşarak geride bıraktık. Bu arada kontrol noktasına bizden sonra gelip bizden önce çıkan biri yabancı iki koşucuyu da geride bıraktık. Buradan sonra artık 35. Km’deki Müşküle’ye kadar Hilmi ile en sevdiğimiz bölüm olan yokuş iniş başlamıştı. Yarıştan önce yaptığım araştırmalardan ve okuduğum yazılardan iniş bölümlerinde dikkatli olunması gerektiğini biliyordum. Bunu dikkate alsak da ikimiz de yokuş inmeyi seviyorduk ve bu inişi oldukça hızlı bir şekilde tamamlayarak Müşküle’ye vardık. Geçtiğimiz yollardaki evlerin hepsinin kapısının önünde teyzeler ve çocuklar alkışlarla bize destek oluyorlardı. Köy kahvesinin önünde de erkekler bizi alkışlayıp hangi yoldan gitmemiz gerektiğini gösteriyorlardı. Geçen ay koştuğum ve halkın sıfır ilgi gösterdiği Runtalya’dan sonra bu ilgi ve destek beni çok mutlu etti ve güç verdi diyebilirim. Müşküle’ye de hedef süremden 13 dakika erken gelmişim.

Yarışın en zorlu bölümlerinden biri Müşküle’den Narlıca’ya kadar olan asfalt bölümdü. Yokuşta farketmesek de hırpalanan bacaklar, masum görünse de çok da masum olmayan eğimler ve araç trafiğine açık yolda koşmak zorunda kalmak biraraya gelince Narlıca’ya kadar zaman zaman yürüdük ve son km’lerini koşan 42 km koşucularına moral verip sohbet ettik ve tezahüratlar eşliğinde Narlıca’daki kontrol noktasına geldik. Buraya da 9 saatlik hedef süreme göre 4 dakika erken gelmiştim. Narlıca’da 42 km’yi bitirmiş olan koşucu dostlarımız bizi bir güzel motive ettiler sağolsunlar J Sıcak çorbamızı içip sularımızı doldurduktan sonra önümüzde 10 km’lik dik bir tırmanış bizi bekliyordu.

20140419_140643

Sölöz’deki muhteşem kerpiç ev…

Her ne kadar yarışın en zorlu bölümü olarak görülse de yokuştan dolayı yürüyebileceğini bilmek insanı bir taraftan da rahatlatıyor. Bu çıkışta zaten başka bir alternatif olmadığını düşünerek insan çok hızlı ilerlememeyi kafasına takmıyor. Bu çıkışı Hilmi ile değil de yalnız yapsam belki biraz kaytarıp durabilirdim ama Hilmi ile birbirimizi güzel motive ettik. Az kaldı, bitti diyerek, geride bıraktığımız yükseltiyi saatlerimizden kontrol edip kalan yükseklik kazanımının ne kadar az olduğunu dile getirerek bu tırmanışı bitirdik. Bitince de koşmayı unutmuş olan bacaklarımıza tekrar hatırlatmadan önce kısa bir esneme yapmayı da ihmal etmedik. Buradan sonra da yine sevdiğimiz iniş bölümüne gelmiştik. Güle oynaya kendimizi yola bıraktık ve 60. Km’deki Sölöz’e ulaştık. Sölöz’de harika bir kerpiç ev var görünce resmen büyülendim. Biz oradan geçerken bir turist kafilesi tam da evin önündelerdi ve meraklı gözlerle bize baktılar. Sölöz’de kontrol noktasından 300-400 metre kadar önce kardeşim Ali’yi görmek de bizim için moral oldu. Kontrol noktasının çok yakında olduğunu söyleyerek bizimle beraber koştu ve videoya çekti. Kontrol noktasındaki diğerlerinde olduğu gibi yine görevli arkadaşların sıcak ilgisi ve güleryüzüyle karşılandık. Yiyecek birşeyler atıştırdık ve yola devam ettik.

20140419_141637

Kontrol noktasında mini ziyafet

Sölöz kontrol noktasından sonra yarış bitiminde tanıştığımız Buğrahan bizi yakaladı ve arkamızda koşmaya başladı. Kontrol noktasında önümüzde yedi kişi olduğunu öğrendiğimizden yaş grubunda derece yapma şansımız vardı. Bu yüzden benden biraz daha iyi durumda olan Hilmi’ye kendimi çok iyi hissettiğimi, yarışın zor kısmının geride kaldığını, bundan sonra kendisinin hızlanabileceğini söyledim. O da hızlanıp bir süre sonra gözden kayboldu. Buğrahan da beni geçti ve sonradan öğrendiğime göre Hilmi ile tatlı bir rekabete girmişler ve Hilmi bu sayede 2 kişiyi daha geçmiş. Bu bölümlerde zeytin tarlaları arasında sert ve traktörler yüzünden yer yer bozulmuş zeminde koştuktan sonra göl kenarına geldik. Hava iyice kapamış ve yağmur yağmaya başlamıştı. Çantamdan yağmurluğumu çıkarıp giydim ve koşmaya devam ettim. . Göl kenarında yol dümdüz olduğu için arkama baktım kimse görünmüyordu. Artık büyük bir aksilik olmazsa yarışı bu sırada bitirecek gibiydim. Göl kenarında 6 civarında pace ile koşarak son kontrol noktası Örnekköy’e kadar geldim. Bu bölüm düz olmasına rağmen yalnız kalmış olmanın verdiği psikoloji ve değişmeyen manzara sebebiyle çok sıkıcı geçti. Örnekköy’e tam hedef süremde gelmiştim. Biraz portakal ve kek yedim ve yola devam ettim. Son 5 km kalmıştı, yorgun değildim ama fazla mı rahatlamıştım yoksa geride kimse görünmediği için motivasyonumu mu kaybetmiştim bilmiyorum ama bundan sonra çoğunlukla yürümeye başladım. Altgeçitten geçtim ve yarış ruhunun hiçbir şekilde hissedilmediği bir ortamda, Orhangazi merkezinde son km’leri tamamladım. Finish’i gördüğümde ise ağlamamak için kendimi zor tuttum, aylardır hayalini kurduğum, bitirip bitiremeyeceğimi merak ettiğim, bir önceki gece heyecandan uyuyamama sebep olan yarışı beklediğimden çok daha iyi bir sürede, 9 saat 2 dakikada bitirmiş, genelde 9., erkeklerde 8. ve yaş grubum 35-44’te 3. olmuştum. En uzun mesafemi koştuğum ilk uluslararası ultramaratonumda madalya kazanmıştım. Hilmi de yarışı 8:37 gibi harika bir sürede tamamlayarak genelde 5. ve 16-34 yaş grubunda 1. olmuştu. İkimiz de sevinçten ve heyecandan yerimizde duramıyorduk. Ali buraya da gelmiş ve fotoğraflarımızı çekmişti. Finish noktasından ayrılmayarak Mustafa’yı beklemeye başladık. O da yarışı başarıyla tamamladı ve servise binerek İznik’e döndük. Artık Köfteci Yusuf’u 2. defa ziyaret edip başarımızı kutlama vakti gelmişti.

20140419_163321

Yarış sonrası

Genelde yarış koşarak, çok da fazla antreman ve haftalık kilometre yapamadan hazırlandığım İznik ultra maratonu geride kaldı. Bir haftasonu İznik’i Türkiye’den ve İngiltere, Makedonya, Yeni Zelanda gibi ülkelerden gelen koşu sevdalısı insanlar doldurarak kentin ekonomisine ve sosyal hayatına katkı sağladılar. Yarışı organize eden Macera akademisi yine harika bir iş çıkardı. Hiçbir şey aksamadı. Kontrol noktalarındaki görevlilerin ilgisi üst seviyedeydi.

Hazırlık sürecinde bana desteğini esirgemeyen aileme, koşucu dostlarıma, bloglarını okuduğum Türkiye’nin çok değerli ultra maratoncularına ve organizasyon ekibine çok teşekkür ederim. İyi ki koşmaya başlamışım diyorum kendi kendime. Bu yazıyı okuyan ve henüz hayatında koşuya yer vermemiş herkese de bunu şiddetle tavsiye ediyorum. Yalnız dikkatli olun bağımlılık yapabiliyor ona göre 🙂

Heyecandan 4 dakika erken başlattığım ve 5 dakika kadar da geç durdurduğum saatimden çıkan Garmin linki…
http://connect.garmin.com/activity/485808108

80 km yarış sonuçlarına da bu linkten ulaşabilirsiniz.

20140420_130838

35-44 yaş kateogirisi 3. lüğü (Madalya töreni)